UZUN YOLCULUĞUN SONU

Yolculuk zamanı gelmişti. Gitmesi gerekliydi, şartlar olgunlaşınca geri dönmek üzere. Gittiği yerde kimlerle karşılaşacaktı hiç bilmiyordu, nereye gidecek onu da bilmiyordu. Aslında,bu yolculuğa dair tek bildiği gitmesi gerektiğiydi. Çünkü bazen gitmeniz gerekir, ardınıza bakmadan, neresi olduğunu umursamadan...

Ve yolculuk başlıyordu, tek başına değildi bu yolda, arkadaşları da yanındaydı. Tanıdıklarının yanında olduğu için güvende gibiydi ama yolun sonunun kestirilemezliği aklına gelince tedirgin oluyordu. "Gittiğim yerde tanıdık birileri var mıdır acaba? Nasıl bir yere gideceğim kim bilir?" gibi sorularla bir süre meşgul etti kendini. Sonra çevresine bakındı ve herkesin yavaş yavaş ayrıldığını, farklı yönlere gittiğini gördü. Nolacaktı şimdi? Tek başına biter miydi bu yol? Geri dönmek mümkün müydü acaba? Bu düşünceler eşliğinde yolun sonuna doğru yaklaşıyordu artık,  ileride bir şeyler görüyordu sanki. Evet ileride bir şeyler vardı tanıyordu bunları, " Aaa beni karşılamaya gelmişler" dedi içinden. Yavaş yavaş içindeki tedirginlik kendini güven duygusuna bıraktı. Yine yalnızdı ama daha önce gördüklerini görmek ona yarım yamalak bir cesaret vermişti.

Çok çetin yollardan geçip, uzun bir yolculuk geçirdiği için yorgundu. Vakit de hayli geç olmuştu. Hemen boylu boyunca uzandı. Aradan bir 4-5 saat geçtikten sonra günün ilk ışıklarıyla uyandı. Öylece hareketsiz duruyordu. Geldiği yere alışmaya çalışıyordu, çevreyi inceliyordu. Hemen dibindeki apartmana baktı. Kocaman duruyordu. Daha önce hiç bu kadar büyük bir yapı görmemişti. Şaşkınlık içerisinde binayı incelemeye başladı. Aradan birkaç saat geçtikten sonra o koca apartmanın kapısında yeşil gözlü, sarı saçlı 6 yaşlarında bir kız çocuğu annesiyle birlikte belirdi. "Anne bak çok güzel" dedi. Onu gördüğüne sevinmişti küçük kız. Kendisi de çok şaşırmıştı,  tanımadığı birinin onu beklemesi gerçekten mutluluk vericiydi. Minik minik adımlarla  kendisine yaklaşıyordu. Sanki bugünü büyük bir hevesle beklemişti bu minik, elini uzattı büyük bir özlemle. Bir kaç saniye bakıştılar.

Sonra minik ellerde, yeşil gözlere mutluluk olarak can verdi ; uzun yollardan gelmiş, eşi bulunmayan, ürkek kar tanesi...

Yorumlar

Popüler Yayınlar