AKIL FUKARASI

Komünist beyinlerde kapitalist ruhlar ve kalbimde yapılan nükleer denemeler. Evet, siz söyleyin hangisinden başlayayım. Gerçi siz hangisini seçerseniz seçin ben yine bildiğimi okuyacağım. Hadi o zaman başlayayım yavaşça."Yazdıkça ustalaşır insan" derler ama ben ustalaşmak için değil rahatlamak için yazıyorum. İnsan olduğumu unutmamak için... Ve senin için... Ama hangi sen? Gerçekten hangi senden bahsediyoruz biz? Benim içimdeki mi yoksa seni sen yapan senden mi? Neyse devam yazmaya.
Elazığ-Adana yolundayım. Güzelim memleketimin dağları arasından toprağa yavaşça geçen yağmur gibi geçiyoruz. Sessiz sakin usulca ve açıkcası biraz da fütursuzca. Dağlara baktıkça Cahit Külebi geliyor aklıma "Sen de en az memleket kadar güzelsin" diyor evet aynen öyle sevmek istediğim. Sen de "En az memleket kadar güzelsin". Sonra Cemal Süreya geliyor aklıma birden, o ne diyor peki "Senin bir havan var, beni asıl saran o" diyor. Ne de güzel diyor. Rahatlıyorum yazdıkça ve yazdıkça daha çok sarılmak istiyorum sana. Sonra Edip Cansever girdi bi an araya "Ne gelir elimizden insan olmaktan başka". Kendime şu soruyu soruyorum son günlerde "İnsan niye sevmek ister?". Bombaların patlatıldığı ülkem de arkasından ağlayacak üzülecek birisi olsun diye mi? İhtiyaç duyduğundan mı? Yoksa boşluktan mı? Niye!
 Bilemiyorum ama şundan eminim ki bu sevda veya aşk dedikleri şey çok çetrefilli bir duygu, bir güneşli bir yağmurlu. Ama yaşanması gereken bir şey sevmek istediğim, en azından bundan eminim.
 Bir çocuktum ben ve balonlarım vardı elimde rengarenk, sonra kendi istekleriyle kaçtılar ellerimden. Ama şimdi bir uçurtmam var ellerimde ey sevmek istediğim. Sen... Evet ne olur bari sen gitme. Ölene kadar yaşadığım bütün günler, katettiğim bütün yollar sen...
Ve son sözüm bana zarar verme yani kendini üzme.

M.B.D

Yorumlar

Popüler Yayınlar